Hayatı izlediğimiz penceremiz: Duyularımız...
Bulunduğumuz çevrede, olayları, duyguları yorumlama şeklimiz kendi iç penceremize bağlıdır. Bazı kişilerin penceresi berrak,bazısının buğulu, bazısınınki ise karartılırdır ve herkesin penceresi farklı bir manzara gösterir. Peki bizim penceremizi oluşturan unsurlar nelerdir? Nedendir bu farklılık? Bu soruların cevabı duyularımızdır. Duyularımız etrafımızda ve içimizde olup bitenleri algılamamıza, yorumlamamıza ve tüm bunlara nasıl cevap vereceğimize temel oluşturan bilgileri bize sağlar. Herkesin, bireysel farklılıklarından kaynaklı, duyuları algılama ve yorumlama yetenekleri farklıdır.
Bunun sebebi herkesin duyusal sitemlerinin algılama eşiğinin farklı olmasıdır. Bazılarının sistemleri çok hassastır, yani duyusal eşikleri çok düşüktür. Kararında bir duyusal bilgi bile algılaması için yeterli olabilir, çıt sesini hızlıca farkedebilir veya kıyafetlerindeki en ufak değişikliği bile fark edebilirler. Öte yandan duyusal eşikleri çok yüksek olan kişilerin ise duyusal bilgiyi işlemleyip eşiği aşmaları için daha fazla duyusal girdi gerekir. Bu kişiler herhangi bir yere çarptıklarında farketmeyebilir, tokluk, açlık veya tuvalet ihtiyaçları gibi beden duyumsamalarının kolay kolay farkına varamayabilirler.
İşte herkesin manzaralarındaki farklılığın sebebi budur. Bütün bunlar nasıl oluyor, kaç duyumuz var, sorularınızı gelin birlikte inceleyelim.
Bizlere küçüklüğümüzden itibaren çeşitli şarkılar, taklitler eşliğinde gösterilen beş duyumuzu herkes bilir. Bunlar görme, işitme, koku, tat ve dokunma (taktil) duyularımızdır. Fakat bu bilinenlerin dışında üç duyumuz daha vardır. Bunlar; vestibüler, proprioseptif ve introseptif duyularımızdır.
Vestibüler Duyu;
Reseptörleri iç kulakta yer alan vestibüler sistemimiz bizlere yer çekimine karşı başımızın konumu hakkında bilgi verir. Bu bilgiler sayesinde beden denge ve koruma reaksiyonlarımızı düzenler. Baş konumumuza göre postürümüzü ayarlar. Bu sistem görsel, işitsel sistemlerimiz ve beyinciğimiz ile yakından ilişkilidir. Bu yüzden bu duyumuz aynı zamanda planlama yapma,sıralama, zaman algısı, göz hareketliliği ve takiplerinde, vücudumuzun çift taraflı koordinasyonunun ayarlanmasında da önemli rol oynar. Nörobilim alanında yapılan son çalışmalarda vestibüler sistemin uzaysal- mekan hafızasının yanı sıra nesne tanıma ve sayıları akılda tutma gibi yüksek bilişsel işlevlere de etkisi olduğu kanıtlanmıştır.
Vestibüler duyu girdisi sağlayan aktivitelere örnek olarak; Sallanma, dönme,yuvarlanma, takla atma, yükseğe çıkma-inme, zıplama,koşma, dans gibi aktiviteleri örnek verebiliriz.
Proprioseptif Duyu;
Reseptörleri kas iğcikleri, eklem ve tendonlarda bulunur. Bize vücut parçalarımızın boşluktaki lokalizasyonu,diskriminasyonu, hareketin hızı ve yönü ve uyaranın şiddeti hakkında bilgi verir. Bedenimizin uygun güç kullanımını, hareketin zamanlanmasının ayarlanmasını, aktivite esnasında stabilizasyonu ve hareket koordinasyonunu, beden algısının oluşmasını ve beden haritasının çizilmesine, düzeltme reaksiyonlarının sağlanabilmesini proprioseptif duyumuz sayesinde yaparız. Bu duyumuzun düzgün çalışması aynı zamanda duygusal ve fiziksel regülasyonumuzun korunabilmesi için önemlidir.
Proprioseptif duyumuzu zıplama, sıkışma, koşma, sürünme, top aktiviteleri, itme-çekme aktiviteleri, çiğneme, derin dokunuşlar gibi aktiviteler ile destekleyebiliriz.
İntroseptif Duyu;
Bu duyumuz bize boşaltım, solunum, dolaşım, ve sindirim gibi otomatik sistemlerimiz hakkında bilgi verir. Diğer her duyumuzda olduğu gibi, introseptif duyu da diğerleriyle yakından ilişkilidir ve herhangi bir duyusal problemde etkilenebilir. Bu yüzden duyu bütünleme problemi olan kişilerde bu sistemlerin de çalışmalarında aksamalar gözlemleyebiliyoruz.
Son yapılan çalışmalarda kabızlık ve ishal gibi tuvalet problemlerinin bir ucunun introseptif duyuları algıda değişimlerden kaynaklandığı bulunmuştur.
Gelelim hepimizin aşina olduğu duyularımıza;
1. Görme;
Görme duyumuz gelişimini henüz tamamlamamış olarak dünyaya geliriz. Anne karnından çıktığımız andan itibaren, günlük hayatta en çok kullandığımız duyulardan biri olan görme duyumuzun gelişimini tamamlaması için dış dünya ile etkileşim şarttır.
Görsel sistemimiz bizlere bir objenin hızı, uzaklığı, yönü, sınırlar, zıtlıklar ve hareketi belirlemek hakkında bilgi verir. Aynı zamanda görsel bilginin vestibüler, proprioseptif, taktil gibi diğer sistemlerden gelen bilgilerle birleşmesiyle görsel-motor beceriler gelişir (uzanma, kavrama gibi). Bunların yanı sıra görsel sistem görsel uzaysal kodlama, sıralama, zamanlama, hafıza ve bilişsel becerilerin gelişmesinde önemli rol oynar.
Bu sistemde bir dengesizlik olduğunda ve sistem görevini olduğu gibi yürütemediğinde ; objeyi takip etmekte, biriyle birlikte karşılıklı oyunlarda ve top oyunlarında, çevre takibinde ve birlikte tek bir yere odaklanma, görsel ayrımı yapmada zorlanmalar ve dikkat konusunda yönelimde zorlanmalar, hareketlerin kopyalanmasını yapmakta zorluk, kağıtta yapılanı kopyalamakta zorluklar gözlemleyebiliriz.
Görsel sistemi top oyunları, hareketli oyunların takibi, beden hareketlerinin kopyalanması, karışık görselde resim bulmaca oyunları gibi aktiviteler ile destekleyebiliriz.
2. İşitme;
İşitme duyumuz günlük yaşantımızda karşılıklı etkileşim sağlayabilmek adına çok önemlidir. Başkalarının söylediklerine,ses tonuna anlam kazandırabilmek, bulunduğu çevredeki seslerle durumu eşleştirebilmede, kelimelere anlam yükleme ve konuşulan dili anlama iletişimimizin temelini oluşturur. Bu yüzden bu sistemin doğru çalışması çok önemlidir.
İşitsel işlemlerde zorlanan kişilerde seslerle dağılma, sesin kime ait olduğunu bilme ve yerini tespit etmede zorluk, aşırı sesle korkma, kulak kapama ve kaçma davranışları, konuşmada zorlanma gibi davranışlar gözlemleyebiliriz.
İşitme duyusunu besleyecek bazı aktiviteler şunlardır; arka planda müziğin olduğu oyunlar, yüksek alçak ses, gözler kapalı sesi bulma oyunu, ses tahmini oyunları ve hayvan taklitleri örnek verilebilir.
3. Dokunma(Taktil);
Deride yer alan reseptörleri sayesinde dokunma, basınç, doku, sıcak soğuk, ağrı bilgisinin oluşmasını sağlar. Dokunma duyumuz anne karnına ilk gelişen duyulardan biridir. Vücut şemasının oluşturulması ve motor planlamada diğer sistemlere katkıda bulunması dışında bir önemli görevi de bağ kurmamıza yardımcı olmaktır. Doğduğumuz andan itibaren bizim birincil bakim verenimiz ile ilk iletişimimiz dokunaraktır. Annemizin ya da babamızın sakinleştirici dokunuşlarıyla kendimizi güvende hisseder ve sakinleştiririz. Bu yüzden dokunma duyumuzun duygusal gelişimde önemli bir yeri vardır.
Taktil duyu girdisi sağlayan aktivitelere; farklı zeminlerde oyunlar, köpük, sakız çiğneme, yemekte farklı dokuda seçimler, sert,yumuşak materyallerin deneyimlenmesi, masaj ve yüzme örnekleri verilebilir.
4. Koku ve Tat;
Koku ve tat duyularımız birbirini besleyen iki sistemdir ve vücudumuza nelerin alınacağına karar vermemizde yardımcı olurlar. Aynı zamanda bu duyularımız limbik sistemimiz ile yakından ilişkili olduğundan, bir kokunun ya da tadın bizi eski günlere götürdüğünü sıklıkla deneyimleyebiliriz.
Bütün bu duyularımızın gelişimi, sinir sistemimizin sağlıklı, uygun ve doğru şekilde uyarılmasına bağlıdır. Sinir sistemimizin sağlıklı gelişmesi için en yaygın kullanılan ve eğlenceli yöntemi ise oyundur. Oyun oynamak çocuğu duyusal anlamda beslerken aynı zamanda sinir sisteminin ve bilişsel kapasitelerinin daha üst basamaklara taşınması için önemli bir araçtır.